Hermés’imi Boyar Mısın?

Begüm By Begüm0 Comments3 min read15 views

Bazen bir fotoğraf her şeyi anlatmaya yeter. Bugünün lüks anlayışının tanımı tam da bu! Üzeri sizin isteğinize göre renklendirilmiş, size özgü bir slogan içeren ve sadece sizin kolunuzda görülebilecek bir parça! Fotoğraftaki çantayı bir Hermés olmanın ötesine geçirip (“Ötesi var mıdır ki” diye düşünmeden edemiyor insan) eşsiz bir statüye ulaştıran isim ise, artisanal deri ceketleri ile kalbimizi çalan Custom Rebels.

Custom Rebels’in hikayesini geçen sene TimeOut’ta yazmıştım. Buradan, bir tık ile okuyabilirsiniz. Gözünden sakındığın çantanı, hele hele Hermés’ini, kendi ellerinle bir başkasına emanet etmek ve “senindir; üzerine ne istersen çizebilirsin” diyebilmek elbette cesaret ister. Emanet etmek için Custom Rebels’i seçmek markanın yarattığı güven ve orijinalitenin kanıtıdır. Benim şimdi altını çizmek istediğim kısım ise tek bir çalışmanın bugüne ait tüm trendleri nasıl bir arada barındırabildiği… Dedim ya bu çanta bugünün lüksünün ta kendisi!!

            Burada altı çizilecek ilk trend çantanın kişiselleştirilmiş olması. Zira Jeager LeCoultre saatlerinden Azimut yatlarına, Prada stilettolarından antika LV valizlere kadar markaların sahiplendiği bir alan bu. Yani üzerinizde taşıdığınız parçanın tam olarak sizi anlatması… Araştırmalar ile sabit. Kişiselleştirilmiş parçalar daha çok benimseniyor, daha çok seviliyor, daha çok kullanılıyor, daha değerli kabul ediliyor ve her türlü sosyal platformda daha çok paylaşılıyor. Üstelik üzerine ekstra para vermekte kimsenin bir sakınca görmemesi de cabası! Bu tip ürünler markaya daha fazla kazandırıyor. Buradaki durum tabi biraz daha ‘twisted’. Çünkü burada markanın size açtığı yoldan da ilerlemiyorsunuz. Yani Hermés size “gel çantanı istediğin gibi boyayayım” demiyor. Burada hiç olmayan, yapılmayan bir uygulama için yola çıkıyorsunuz. Sizdeki desenin kimsede olmamasını bir kenara bırakın, desenli Hermés dahi kimselerde yok. Bu örnekte siz kişiselleştirme kurallarını sıfırdan kendiniz yazıyorsunuz.

            

Diğer bir öne çıkan nokta ise sanat. Çantanın sanata bulamış olması. Çantanın sadece kullanılacak değerli bir aksesuar olmaktan çıkıp bir sanat eserine dönüşmüş olması. Hem de öyle kıyısından köşesinden değil bütünüyle. Baskıyla, dokumayla değil, üzerinde saatler harcanan el emeği ile. Burada çantanın yüzeyini tuval olarak kullanırken hata payınız yoktur. Yani yanlış boyarsanız, silip yeniden yapamazsınız. Deri izin vermez. Sıfır hata ile çalışılmayı gerektiren çanta yüzeyinde ortaya çıkan her şey bu sebeple de çok kıymetli. Modanın, özellikle de yüksek modanın, sanat ile iç içe geçtiğini bir süredir izliyoruz. Markalar farklı disiplinlerden sanatçılar ile işbirliği yapıyor, defileler için sanat alanları tercih ediliyor, tanıtım kampanyaları reklam filmi yerine sanat filmi tadında gerçekleştiriliyor. Bakınız Cartier’nin Panthere saatinin re-lansmanı için Sofia Coppola ile birlikte çalıştığı tanıtım filmi, bakınız Chanel’in defilelerinin demirbaş mekanı Grand Palais, bakınız Louis Vuitton’un 2006’dan beri üzerine titrediği sanat platformu Louis Vuitton Foundation…

            Bugünün dünyasında lüksü sanat (yaratıcılık) ve kişiselleştirmeden ayrı düşünmek neredeyse imkansız. Nadirlik, kalite, tasarımda kusursuzluk ve tarihi birikim gibi noktalar zaten daima olması gerekenler. Kısaca demek istediğim, bugünün dünyasında artık Hermés değil, üzeri Custom Rebels dokunuşlu Hermés revaçtadır. Esas lüks olarak algılanan, ulaşılmak istenen, peşinden koşulan odur. Zamanın değiştirdiği her şey gibi, lüks tanımı da değişmiştir. Bilgilerinize…

 

 

What do you think?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

No Comments Yet.