Alışverişe Alternatif Alışverişler Dünyası

Çok değil, bundan 7-8 sene kadar önce, alışveriş için çizdiğimiz fiks rotalar, aklımızda beliren belli başlı markalar vardı. Üst segment’te de, ‘mass market’’te de… O zamanlar alışveriş yapmak daha mı kolaydı yoksa daha mı sıkıcı?!
Bir düşünün, 7-8 sene önceye kıyasla marka dağarcığınız çok daha fazla artmadı mı? Prada’ların yanına Mira Mikati’ler, Diesel’lerin yanına Alpha Industries’ler gelmedi mi? Bir defa bu konuda Türkiye epey atağa kalktı. Artisanal (zanaatkar elinden çıkmış) markalar birbiri ardına parlarken Türkiye yaratıcılığını markalaştırmayı başardı. Mehry Mu’nun çantalarının da, Fifth Position mayolarının da, Melis Göral mücevherleri veya Custom Rebels deri ceketlerinin de ortaya çıkışının bu döneme denk gelmesi tesadüf olamaz. Öyle değil mi?
Elbette bu dönüşümde internet alışverişi ve sosyal medyanın etkisi yadsınamaz. Özetle, pazar değişti, müşteri değişti, talep değişti. Nasıl mı? Anlatayım…
Yeni Markaların Açtığı Yeni Alışveriş Yolları
Günümüz dünyasında ürünlere tek bir platformdan ulaşılmıyor. Yani “alışveriş mi yapmak istiyorsun, mağazaya girersin alışverişini yaparsın” devri çoktan kapandı. Tıpkı ürünün talep görmesi için büyük bir marka kimliği ile beslenmesinin şart olmaması gibi. Örnek, Misela. Örnek, Rumisu. Örnek, Happy-Nes kulaklıkları. Markalar artık sıklıkla sosyal medya ve PR desteği ile büyüyor. Geliştikçe tanınıyor. Tanındıkça gelişiyor. İlla mağazalaşmak gerekmediği bilincini de yine bu tip markalar yerleştiriyor. Onlar, satmanın kreatif yollarını ortaya çıkartanlar. Örneğin Arnavutköy’deki ufak dükkanında harikalar yaratan çanta markası Çuval, her ayın 10 günü mağazasında Rumisu gibi, Urban Bake gibi isimleri ağırlıyor.
Bir başka öne çıkan yöntem ise (şimdilerde git gide sıklaşan) ‘kermes’ mantığındaki alışveriş günlerinde müşteri ile buluşmak. Tam bir “birlikten güç doğar” anlayışı… Çaba Derneği’nin düzenlediği kermes, TOG Bazaar, Tasarım Tomtom Sokakta, Zest İstanbul, Zubizu alışveriş günleri, Elle dergisinin bu sene ilk defa düzenlediği alışveriş şenliği ve Adana’da müthiş yankı uyandıran Paper’N’Party etkinlikleri gibi oluşumlar artık baya baya mağazalardan rol çalıyor. Kermes’in sadece belirli günlerde gerçekleşiyor olması elbette alışveriş isteğini kamçılayan bir faktör. Ancak işin sihri bununla sınırlı değil. Mağazalardan farklı olarak kermesler müşterilerine arkadaş sohbetlerine uygun, sosyalleşecek bir ortam da sağlıyor. Anneler Günü, yılbaşı, Sevgililer Günü, sezon açılış zamanı, tatil öncesi dönemi gibi kilit tarihleri hedefleyen bu organizasyonlar marka seçkilerinin gücüne göre kendi içlerinde rekabet ediyor. Hele ki, Adana’da olduğu gibi “şehre yeni markalar geldi; ve sadece bir süreliğine buradalar” mesajını iletebilen oluşumlar elbette başarının haklı gururunu yaşıyor. Etkinliği düzenleyen memnun, katılan marka memnun, gelip alışveriş eden memnun…
Ün Satışa Dönüşünce
Üstelik Instagram çağının kral ve kraliçeleri, nam-ı diğer kanaat önderi ve blogger’ların gücü sadece takipçileri ile sınırlı kalmıyor. Kendi gardıroplarını satışa çıkartanların sayısı hiç de az değil. Ya da Türkiye’nin öne çıkan moda influencer’larından Luxury Shoppers örneğinde olduğu gibi hazırladıkları app ile (LETS SHOP APP) kendi stillerini bir satış kanalına dönüştüren yaklaşımlar artık şaşılacak adımlar değil. Hatırlarsanız geçtiğimiz mart ayında bir başka örnek de Tuba Ünsal’dan gelmişti. Kanyon’da kış gardırobunu satışa çıkaran Tuba Ünsal buradan kazandığı geliri Van’da bir ilkokulun kütüphanesinin yenilenmesi ve okulun fiziki koşullarının iyileştirilmesi için kullandı.
Alışverişin En Yeni Kanalı
Yurt dışında ise olay bir adım öteye taşındı. Bildiğiniz gibi defilelerde boy gösteren genel yayın yönetmeni, editör, moda blogger’ı gibi kimselerin o anda giydikleri, taktıkları son derece önemli. İşte bu sebeple markalar ‘son moda’ ürünlerini bu kişilere verebilmek için resmen yarış halindeler. Ürünler veriliyor, söz konusu kişiler onları kullanıyor, peki sonra ne oluyor? Artık bu ürünler ‘daha önce sahipli ürünler’ adı altında (pre-owned) yeniden satışa çıkabiliyor. Bunu başlatan websitesinin adı, Vestiaire Collectif. Düşünsenize daha önce Carine Roitfeld veya Chiara Ferragni’nin kullandığı bir çantaya sahip olmak için sıraya girecek kaç kişi vardır? ‘Daha önceden sahipli ürünler’ ikinci el ürün statüsünden apayrı değerlendiriliyor. Yani el değiştirdiklerinde değerleri düşmüyor. Böylece yeni bir pazar oluşmuş oluyor.
Alternatif marka ve kanallara her gün bir yenisinin eklendiği ‘yeni alışveriş dünyası’’nda sular durulacağa benzemiyor. Ve her sektörde olduğu gibi fazla seçenek daha fazla rekabeti, daha fazla rekabet ise daha yaratıcı, daha kaliteli oluşum ve ürünleri destekliyor. Şimdi yeniden soruyorum; 7-8 sene önceyi düşündüğünüzde, o zamanlar alışveriş yapmak daha mı kolaydı? Yoksa daha mı sıkıcı? Karar sizin.