Moda Dünyasının Ocak Ayı: Eylül!

Siz yaprakların renginin solduğuna, havanın puslandığına, kirazın karpuzun raflardan eksildiğine bakmayın. Eylül aslında bir bitiş değil, başlangıç ayı. Bir yenilenme ayı Eylül. Ve moda dünyası için 11 ayın sultanı!
Hatta kendi adıma daha da ileri gidebilirim. Çünkü benim aklımda yıllık takvim eylülle başlar, ağustos ile sona erer. Sanırım ilkokulda sıraların tam arkasındaki duvarda, palto askılıklarının üzerinde konumlanan duvar takviminin bunda büyük etkisi var. O takvimi hatırlar mısınız? Hani yılı dörde bölerdi. Sonbaharla (okulların açılmasıyla) başlar, yaz ile son bulurdu. Her mevsim ayrı ayrı renklendirilmişti. Örneğin ilkbahar ayları blok halinde yeşile boyalıydı. İşte o takvim sanırım benim hayalimdeki sene betimlemesinin başlangıç noktasıydı. Bir de tabi her senemi yazı bekleyerek geçirmemin etkisi de büyük. Çünkü benim için zaman her daim şöyle kategorize oluyor; yaza kadar ve yazdan sonra.

Moda evleri de duruma benzer bakıyor olmalı ki eylül ayını yazdan kalma bir hüzünle değil, taptaze bir coşkuyla karşılıyorlar. Markaların gözünde bu ayın ifade ettiği duygu ise “yenilenme” kelimesiyle özetlenebilir. Eylül, perakende sektörünün verilerine göre, yenilenme isteğini en yoğun şekilde barındıran ay (evet ocak ayının da ötesinde). İşte bu nedenle, tüm moda dergileri en kalın sayılarını Eylül ayı için hazırlıyor. Birer tuğla ağırlığındaki bu sayılar reklam verenlerle dolup taşıyor. Kendinizi yenilemeniz için ihtiyaç ve arzu duyabileceğiniz tüm detaylar eylül sayılarında büyük bir hevesle tanıtılıyor. Hatta dergilerin eylül sayılarında sunduğu moda spektrumu o kadar geniş ki, zaman zaman rakip dergilerin sayfalarında yer alan ürünler birbiriyle çakışıyor!

E eylül ayından bahsetmişken sözü 2009 senesinde vizyona giren “The September Issue” (Eylül Sayısı) isimli filme getirmemek olmaz. Zira“The September Issue”, tamamıyla bu sihirli ayın moda dünyasındaki önemi üzerine kurgulanmış bir proje. Film, Amerikan Vogue’unun eylül sayısına nasıl hazırlandığını işin ‘mutfağına’ sızarak nefis bir biçimde betimliyor.

Üstelik olay moda markaları ile de sınırlı değil. Birçok kozmetik markası yeni koleksiyonlarını eylül ayında tanıtmayı seçiyor. Sokak modası üzerinde müthiş etkili olan dizi sektörü eylül ayında yeni bölümler ve yeni hikayeler ile karşımıza çıkıyor. Mekan, sergi, fuar açılışları eylülün gelişiyle hız kazanıyor. Tüm bu gelişmelere mağaza vitrinleri ise daha ‘şehirli’ dekorlara bürünerek eşlik ediyor.

Çünkü bu ay kapıyı çalınca gardıroplar yenileniyor. “Yapılacaklar” listeleri hazırlanıyor. Şehir hayatına yeniden adapte olunuyor. Yaşam alanları elden geçiyor. Spor salonları kalabalıklaşıyor. Yazın verdiği bronzluğu bir çırpıda üzerinden atan ciltler tazeleniyor. Saçlara bakım sıklaşıyor. Yazın rehaveti yavaş yavaş kaybolurken her birimizin yaşam tarzı yenileniyor.

Bu denli yenilenmenin bir bedeli de var elbet! Sonuçta perakende sektöründe satışın her daim en yüksek seyrettiği aylardan birinin eylül olması tesadüf değil. Okula dönüş, şehre dönüş ve mevsim geçişinin kesişim noktası olan eylül ayı, alışverişe duyulan talepte sıçrama yarattığı için markaları bu denli iştahlandırıyor. Yani olayın aslı sonbaharın hüzünlü duygusallığından bir hayli uzak. Eylül ayı yazın rehavetinin ardından perakende sektörüne can veriyor.

Bu sene de aynı heyecanı etrafta gözlemlemeye başladım.
Bir eylül sever olarak geçtiğimiz gün gidip saçlarımı kestirdim, bu ayın dergilerini kucağıma topladım, dekorasyonunu değiştirdiğim salonumda ayaklarımı uzattım ve kendimi eylülün kollarına bıraktım. Bıraktım ki, yine yeniden ‘inspire’ olayım. Yaza kadar senemi geçirecek enerjiyi eylülden alayım.

Mutlu Eylüller!