Dikkatimizi Çevirmemiz Gereken Nokta: Sürdürülebilir Moda!

Begüm By Begüm0 Comments7 min read86 views

Müthiş bir kadın. Güzel, zarif, zeki, cesur, abartısız ve azimli! Livia Firth’den bahsediyorum. Aktör Colin Firth’ün eşi, üç çocuk annesi, film yapımcısı ve Green Carpet Challange’ın yaratıcısı. Livia Firth ile geçtiğimiz cuma günü, Ist Festival’in düzenlediği söyleşi sırasında tanışma fırsatı buldum. Gerçekten uzun zamandır kimsenin bakış açısından bu denli etkilenmemiştim. Livia Firth salonda kendini dinleyen herkesi aldı, moda dünyasının ışıltılı görüntüsünden uzaklaştırıp sektörün perde arkasına götürdü. Tüketici olarak, belki de ilk defa, bir salon dolusu moda severin dikkati son üründe değil de, onun geçtiği üretim süreçlerindeydi.

Livia-and-Colin_met-gala-2015_berardi_.landscape-830x510Livia Firth, kurucusu ve kreatif direktörü olduğu Eco-Age isimli firma ile ‘sürdürülebilir lüks’ ve ‘sürdürülebilir moda’ kavramlarını yaygınlaştırmak, tüketicileri bu konuda bilinçlendirmek, moda üreticilerini ve hükümetleri bu konuda duyarlı olmaya çağırmak için çalışmalar yürütüyor. Altını çizmek istediği nokta, bugünün “fast fashion” olarak tanımlanan hızlı moda dünyasının, düşük fiyatlı ürünleri bizlerle buluştururken, dünyaya ve insanlığa verdiği telafisi zor tahribat.

LFW_Erdem_Livia-FirthKıyafeti Satın Alma Psikolojisi Değişti

Livia konuya kendi çocukluk hatıraları ile başlıyor. “45 yaşındayım. Ben büyürken bir elbise alınmadan önce, uzun uzun düşünülürdü. Bazen para biriktirirdik. Amaç, uzun süre kullanılabilecek, kaliteli bir gardıroba sahip olmaktı. Annemizin kıyafetlerini elden geçirip giyerdik.” Bugün sadece ‘spor’ olarak gidip yeni bir beyaz t-shirt, bir tane daha siyah pantolon… aldığımızı düşünürsek durumun 20-30 sene öncesinden ne denli farklı olduğunu görebiliriz.

Hızlı modanın getirdiği “Nasıl olsa çok ucuz, gider bir tane daha alırım” algısı, delinen çorapları dikmek yerine, çöpe atmayı seçip yerine 5’li pakette yenisini almayı dahi getiriyor. Ve bu tüketim çılgınlığı tüm hızıyla devam ederken, alıp alıp attığımız ürünlerin yapım aşamasında doğanın ve insan emeğinin ne denli sömürüldüğü akıllara gelmiyor.

Düşük Fiyatlı Modanın Bir Bedeli Var

Livia-Firth_Bangladesh-Dhaka_April-2015İşte Livia Firth’ün dikkat çekmek istediği nokta da tam olarak bu. Senede iki koleksiyon yerine haftada iki koleksiyonu tüketiciyle buluşturmanın elbet bir bedeli var. ‘Hızlı moda’ firmalarının üretimi bu denli yoğun tutmak için seçtikleri yol, işgücünün ucuz olduğu ülkelere yönelmek. Söz konusu fakir ülkeye istihdam sağlayacağı iddiasıyla adım atan birtakım firmalar, üç kuruş maaş için fabrikalarda köle gibi çalışan insanların dramını şimdi görmezden geliyor. Livia Bangladeş’te gezdiği bir kıyafet üretim fabrikasını şöyle anlatıyor; “Kapısında silahlı korumalar duruyordu. Binadaki pencerelerin tümü parmaklıklı. Çalışan kadınların sadece günde iki defa tuvalet molası hakkı var.” Ve bu işçilerin, 70.000 adet ürünü 20 gün gibi bir sürede teslim etmek için uğraştıkları düşünüldüğünde, günlük çalışma saatlerinin 8 saatten taştığını anlamak da güç değil.

Livia konuşmasında, 2013 senesinde yine Bangladeş’te 1200’den fazla kadının hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan fabrika çöküşünü de gündeme getiriyor. Fabrikanın çürük olduğu ve çökme tehlikesi bulunduğu işçilerce belirtilmesine rağmen, işverenin tehditleri üzerine çalışmak zorunda bırakılan kadınlardan bahsediyoruz… Bu bir cinayet! Olayda ana marka taşeron firmayı, taşeron firma verilen sipariş yoğunluğu nedeni ile ana markayı, hükümet her ikisini birden suçluyor… Ama bu çark aynen dönmeye devam ediyor.

Livia su yüzünde olmayan bu gerçeğe dikkat çekebilmek ve insanları bilinçlendirmek adına bir film bile yapmış. 29 Mayıs’ta vizyona girecek filmin ismi “The True Cost”. Trailer’ını aşağıdan izleyebilirsiniz. Bence trailer’da görünen kadarı bile durumun vahametini anlamaya yeterli.

Sürdürülebilir Moda Bilinci İçin Green Carpet Challange

Livia Firth, sürdürülebilir modaya konusunda bilinç yaratmak uğruna, 2009 senesinde Green Carpet (Yeşil Halı) Challange’ı başlatan kişi. Eşi Colin Firth’ün “Single Man” filmi ile Golden Globe’a aday gösterilmesini fırsata dönüştürmüş.cameron-diaz-green-carpet-2012-stella-mccartney Ödül törenine sürdürülebilir bir tasarım ile katılmış. Büyük yankı uyandıran ve beğeni toplayan denemenin ardından Green Carpet Challenge hızla yayılmış. Cameron Diaz, Meryl Streep, Isabella Rosellini… bu oluşuma destek veren ünlülerden sadece birkaçı.

Green Carpet Challange aynı zamanda birçok farklı marka ile de bir araya gelen bir platform. Alberta Feretti, Erdem, Burberry Prorsum, Prada, Moschino, Tom Ford… gibi birçok destekçisi var. Yapılan çalışmalar hakkında detaylı bilgiyi buraya tıklayarak alabilirsiniz. Moda dünyasının bu projeye ilgi duyması tabi ki son derece önemli. Örneğin bu projede yer alması için davet edilen Stella McCartney, geçen sene, kendini GCC için bir elbise tasarlamakla sınırlamak istemedi ve sürdürülebilir moda kapsamında kocaman bir koleksiyon üretti. Oscar Törenleri veya Golden Globes gibi okazyonların markalar için ne denli büyük bir pazarlama platformu olduğunu da göz önünde bulundurursak, kırmızı halının ‘yeşile’ dönüşmesinin de yaratacağı büyük etkiyi daha da net anlayabiliriz. Burası gerek markalar, gerekse tüketiciler ile iletişim kurmak için harika bir yer seçimi!

Green-Carpet-Challenge_Chopard-Launch-at-Cannes_Marion-CotillardÜstelik GCC’ ın yaptığı işbirlikleri sadece moda markaları ile sınırlı değil. 2011’den beri Chopard ile yürütülen projede altın ve değerli taşların çıkarılması için yapılan madenciliğinpalme-verte çalışma şartlarını iyileştirmek üzerine çalışılıyor. Chopard’ın bu uğurda verdiği emek, şimdilerde sonuçlarını vermeye başladı. Mücevherin ‘Green Carpet’’a ilk yansıması ise 2013 senesinde Marion Cotillard’ın Cannes Film Festivali’ne taktığı Chopard mücevherlerle yaşandı. Chopard bu işi o kadar ciddiye aldı ki, önümüzdeki eylül ayında “etik değerlere uygun üretilen ilk koleksiyonumuz” şeklinde tanıttığı “Palme Verte” koleksiyonunu satışa sunacak.

Gelecek İçin Umut Var

livia-firth-orangeLivia sürdürülebilir lüks ve sürdürülebilir moda konularında şu ana kadar katettikleri aşamadan oldukça memnun. Gelecek için ise son derece umutlu… “Peki sürdürülebilir/ geri dönüşen kumaşlardan yapılan elbiseler bu kadar pahalı, diğerleri ise inadına çok ucuzken bu iş nasıl yaygınlaşacak?” diye soranlara ise şu şekilde yanıt veriyor. “Nasıl organik yiyecekler ilk çıktığında fiyatları diğerlerine göre aşırı fazlaydı, ancak insanlar bilinçlendikçe üreticiler çoğaldıkça, talep arttıkça fiyatlar normal seviyelere yaklaştı… İşte sürdürülebilir kıyafet için de aynısı geçerli olacak.” Hatta ‘organik’ dediğimizin aslında ‘doğal ve normal’ olan olduğu anlayıp onu tercih etmeye başladığımızda bu hareket daha da kuvvetlenecek.

Bizler Şimdi Neler Yapabiliriz

Livia’nın konuşmasından sonra ‘hızlı moda’ markalarından nasibini almamış pek az gardırop kaldığını da hatırlayarak neler yapılabilir diye düşünmeye başladım. Tabi ki düşünülmesi gereken tek nokta bu işle uğraşan kişilerin insancıl koşullar altında çalışması değil. Sürdürülebilir moda deyince hayvan hakları ve doğanın korunması da işin içine dahil edilmeli. Ve tabi ki taksit imkanı, adım başı karşımıza çıkan zincir markalara ait mağazalar ve pompalanan ‘en tarz olma’ yarışı arasında bu çarkın akışını değiştirmek hemen olabilecek bir şey değil. En önemlisi markaların ve hatta hükümetlerin atacağı adımlar.

Ama yine de… Mesela, haftada bir değil de ayda bir uğranabilir bu mağazalara. Aldığımız ürünün nereden geldiğini, kimler tarafından ne koşullar altında yapıldığı hakkında bilgi talep edilebilir markalardan. Almadan önce elimizdeki kıyafete bakıp “Bunu kaç defa giyerim? Hangi kıyafetlerime uyar? Mesela en az 30 defa giyer miyim? Gerçekten ihtiyacım var mı?” diye sorgulanabilir. Minik minik on parça yerine, parayı biriktirerek daha uzun süre kullanılabilecek, kaliteli bir ürüne yatırım yapmak tercih edilebilir. Çünkü en etkili değişim tabandan yapılan talepten gelir. Sanırım bu yüzden, Livia anlattıkça Gandhi’nin bir sözünü hatırlayıp durdum; “Önce seni görmezden gelirler, sonra sana gülerler, sonra seninle savaşırlar, sonra kazanırsın”.

 

 

What do you think?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

No Comments Yet.