Yoksa Sizin Hala Bir Home- Office’iniz Yok Mu?
Üzerimde siyah bir tayt bir de kırmızı sweatshirt var. Salonda, en rahat ettiğim koltuktayım. Dizlerimin üzerinde bilgisayarım duruyor. Yanımda biraz önce demlediğim sıcacık kahve. Arka fona sevdiğim bir müzik açtım. Sesi kısık. Evet; evden çalışıyorum. Dünyada her gün bu şekilde ‘ofis’ hayatına başlayan milyonlarca kişiden sadece bir tanesi olarak… Sayının büyüklüğü sizi şaşırtmasın. Zira dünyayı kasıp kavuran evden çalışma olgusu, bir furya olmanın ötesine çoktan geçti. Evden çalışmak veya daha sık kullanılan ifade ile “home officing” bir trend değil, geleceğin en geçerli çalışma tipi.
Yapılan araştırmalar 2005 senesinden bu yana tam zamanlı çalışanlarına evden çalışma hakkı tanıyan kurumların %140 oranında arttığına işaret ediyor. Bir de bunun üzerine benim gibi free-lance iş yapanları ekleyin. Bugün sadece Amerika Birleşik Devletleri’nde 8 milyonun üzerinde kişinin evden çalıştığı biliniyor. Türkiye elbette bu rakamlara henüz uzak bir yerde. Ancak çalışanlar evden çalışma iznini git gide daha büyük bir tutkuyla hak olarak işverenden talep ediyor. Evden çalışmaya tamamen sıcak bakan şirketler, haftada bir gün evden çalışma izni verenler, free-lance çalışanlar ile (sosyal medya yönetimi gibi) işin bir kısmını dışarıdan çalışanlar ile halledenler derken hepsi tek bir sonuca işaret ediyor. Home-officing dur durak dinlemeden büyüyor.
Etrafındaki her olguyu da büyütüyor
Hal böyle olunca, evden çalışma kavramı etrafında kendiyle ilintili olan her olguya da tılsımını bulaştırıyor. Ortak çalışma alanlarının roket hızında artışının fitilini ateşleyen de bu talep, Starbucks’ların birbiri ardına ofis vari ortamlara dönüşmesinin de… Hatta sesli düşünüyorum; üçüncü dalga kahvenin bu denli tutulmasında ofis ortamında içilen kahvelerin dış ortamlarda yudumlanır olmasının hiç mi payı olmadı? Çalışma alanları parsellendi, lap-top’lar tasarımcı elinden çıkan havalı kılıflara iliştirildi, wi-fi’ı ücretsiz sunan yerlerdeki en güzel masalar sabahtan akşama dolu hale geldi…
Bu sıçrayış son olarak evin içine bulaştı. E konu evden çalışma olunca evde çalışmaya heves edecek bir ortam yaratma isteği de artardı. Mutfak masasının köşesinde, salondaki yemek masasının üzerinde email yanıtlayanlar git gide azalmaya başladı. Ne de olsa verimli çalışmak için insan kendi özel alanını kurgulamalıydı… Talep olduğu yerde arz eksik kalır mı? Bu akımın natürel bir sonucu olarak, sonunda mobilya markaları home-officing’e giriş yaptı.
Mobilyada home-office dönemi
Bugün ev mobilyası satan bir çok marka home-office için ayrılmış özel bölümler açıyor. Yabancı markaları bir kenara bıraktım; Türk isimler de duruma hızla adapte oluyor. Bakınız Kelebek Mobilya, bakınız Koleksiyon, Bakınız Tepe Home. Hamm “çalışma alanları ev konforuyla tanışıyor” diyerek tasarımlarını övüyor. ikea.com.tr‘de en popüler arama ürünleri arasında çalışma masasının yer alıyor olması gidişatı özetlemeye yeter diye düşünüyorum aslında. Ancak daha kapsamlı bir özet yapmak gerekirse, daha önceleri sadece büro malzemeleri tasarlayan firmalarda görmeye alıştığımız çalışma konsepti güne adapte olup kabuk değiştiriyor.
………
Yazının tümünü okumak için buraya tıklayabilirsiniz.