Originel- 14 Ekim 2015

Bu hafta Originelmag’de moda sektöründe altın çağını yaşayan kreatif direktöreleri kaleme aldım. Moda dünyasının dinamiklerini anlamak, birer ‘celebrity’ haline dönüşen kreatif direktörlerin markalara yaptığı katkı hakkında bilgi sahibi olmak ve en çarpıcı örnekleri okumak için bu hafta Originel almaya beklerim. :)

Yazıdan Ufak Bir Alıntı:

“………….Ben kreatif direktörlerini bir moda evinin kalbi olarak nitelendiriyorum. İçerideki devinimi başlatan onlar. Tüm markaya taze kan taşıyan onlar. Markaya can katan, enerji aşılayan onlar. Bu önemli rolden kaynaklıdır ki, kreatif direktörlerin günümüzdeki görev tanımları koleksiyon yaratmayı sıklıkla aşıyor. Bu kişiler mağazaların iç dekorasyon düzenlenmesinden (Alessandro Michele) markaya ait sanat platformunun tasarımına (Karl Lagerfeld) kadar birçok alanda söz sahibi. Hatta Burberry’nin bugünkü başarısının büyük kısmını borçlu olduğu Christopher Bailey örneğinde, kreatif direktörlükten CEO’luğa uzanan vakayı görmek dahi mümkün.
Bir kreatif direktörü başarıya ulaştıran faktörlerden biri elbette kreasyonlarını söz konusu markanın DNA’sı ile ilintili yapmasından, markanın tarihi birikimini modern ve yeni bir solukla yorumlayabilmesinden geçiyor. Bu durumun ayrımına varabilen istisnai isimler ise hünerlerini aynı anda birden fazla marka için göstermeye başlıyor. Tıpkı Chanel, Fendi ve kendi adını verdiği markasının kreatif direktörlüğünü layıkıyla üstlenen Karl Largerfeld gibi…
Günümüzün kreatif direktörleri, moda dünyası için bir sonraki adımı tasarlayan ve kitleleri peşlerinden sürükleyen lider kişilikler. Onlar bu endüstriye yön veriyorlar. Ellerini değdirdikleri her şey altına dönüşüyor. Tasarladıkları parçalar da, defileleri için seçtikleri mankenler de, kullandıkları renk paletleri de, öne çıkarttıkları detaylar da…. Günümüzün kreatif direktörleri birer ‘celebrity’ statüsünde. Yaptıkları her şey yakın markajdan takip ediliyor. Her birinin ciddi bir takipçi, hayran kitlesi mevcut. İşte böyle bir durumdayken de insan düşünmeden edemiyor. Bazen kreatif direktörlerin parıltısı, markanın önüne mi geçiyor?”